6 Temmuz 2018 Cuma

Uykusuz Anne Kalmasın - Tansu Oskay








‘’Uyku öğrenilen bir deneyimdir’’ bunu duyduğum günden beri uykuyu, fizyolojisini ve eğitimini anlamaya çalışıyorum. Anladıklarımı Reyyan üzerinde uyguluyor ve bir sonuç oluşturmaya çalışıyorum. Genel itibariyle minik kuzumun her halinden ötürü şükre dursam da yolunda gitmeyen hallerini de gözlemlemiyor değilim…kısalan gündüz uykuları, bölünen gece uykuları, uykusuzluk ve yorgunluktan bitap düşmeleri bana uykuyla ilgili çalışmalar yapmam gerektiğini artık iyice gösterdi…

Doğumdan sonra ki ilk 3 ay 4.trimester olarak kabul ediliyor. En gelişmemiş doğan memeli insanoğlu olduğu için anne karnında dolduramadığı 12 ayı tamamlamaya gayret ediyoruz aslında. Bu nedenle ilk 3 ay hiçbir eğitimden bahsedemiyoruz. Ancak 4.ay itibariyle bebeğin gelişim durumuna göre eğitimler ufak çaplı başlayabiliyor.

 Eğer ki bebeğinizin yüzü sizden dışarıya doğru döndüyse bu bir işarettir diyor pedagoglar. Kiiii Elif Reyyan artık kucakta bile etrafı seyrederek duruyor. Kucakta, sallanarak, ninniler eşliğinde uyuyor. Uykuya geçerken bile etrafta olan bitenle ilgileniyor. Bu da demek oluyor ki bundan sonra Reyyan ile eğitime başlamadığımız her gün bizim hanemize yazılıyor.

Son zamanlarda nedense birdenbire artan uyku eğitimi bilgilerinin doğruluğunu, yeterliliğini, felsefesini, aydınlatıcı olma düzeyini, akademik ve bilimsel yönünü, bilginin kaynağını ve uzman olduğunu ifade eden uygulatıcının yetkinliğini iyice kontrol etmek gerektiğini düşünüyorum. Bütün bunlardan emin olduktan sonra eğitimi sakince ve tutarlı bir tutumla başlatmak, uygulamak gerekiyor buna da sonuna kadar katılıyorum.


Eğitim denince insanların yüzünde bir ürperti görüyorum. Sanki eğitim vermek gaddarca bir şeymiş gibi…hele uyku eğitimi deyince herkes de aynı ifade ağlatacak mısın?!!

Uyku eğer öğrenilen bir şey ise o zaman eğitimle mümkün olmalı. Fakat bu zamana kadar uyku eğitimi adı altında bebekler beşiklerinde saatlerce ağlatılarak yalnız bırakılmış. Bu da insanlarda bir ürperti meydana getirmiş.
 Aslına baktığımızda güdülerimiz bizi ne kadar doğru yönlendiriyor. Bir bebek, beşikte yalnız, saatlerce ağlıyor! Hiçbir annenin buna yüreği razı gelemez. Öyleyse bu methodlojide bir sıkıntı var. Bu yüzden pedagoglar 'yalnız bırakılarak ağlatılan' uyku eğitimi yönteminin çocukların psikolojisinde çok ciddi dezanformasyona yol açtığını belirtiyorlar.
Şiddetle karşı çıkılan bu uyku yöntemi artık oldukça demode olmuş durumda bunun yerine Ağlatmadan Uyku Eğitimi kitapları, yöntemleri geliştirilmiş.
Tansu Oskay’ın kitabı Uykusuz Anne Kalmasın bu kitaplardan. Tansu hanım bir pedagog…Bu tarz çocuk eğitimlerini pedagoglarca değerlendirmek çok daha sağlıklı. Hele ki uyku konusunda önüne gelen uyku koçu, danışman vs olmuşken.

Uykusuz Anne Kalmasın kitabı oldukça basit, kolay ve akıcı bir dile sahip. Kitabı eşim bile çok hızlı okudu. Bir çırpıda okunacak kitaplardan.
Ağlatmadan uyku eğitiminde bebek pes ettirilmez, uygun şekilde bir nevi avutulur diyor yazar. Methodunu bunun üzerine inşa ediyor. Ve ayrıntılarıyla anlatıyor. 
Özetle; bebeğimizi yatağında yalnız bırakmamak, taleplerine muhakkak cevap vermek fakat huzursuzluğunda kendini regüle edebilmesine de izin vermek gerekliliğini savunuyor.
Yani aslında kitabın başlığındaki ağlatmamak sadece yalnız ağlatmamayı kapsıyor. Yatağında uyumayı reddeden çocuk mızmızlanıyor ve hatta ağlıyor o esnada kucağa alıp tekrar bırakmak çocuğu dindirmiyor o zaman da çocuğun kendini regüle etmesi gerektiğini, müsade edilmesi gerekliliği belirtiliyor.
Bu meseleyle ilgili bir kaç kitap ve pedogogun da yöntemi zihnimde dönüp duruyor... harmanlanmış haliyle ilgili başka bir yazı slotu açacağım. Orada irdeleyeceğim doğruluk kavramlarını...


Kitaptan kendime not aldığım en önemli şey ise 3 defa üst üste yapmayın kuralı…
Ne demek bu?
Verilen eğitimin unutulmaması, bozulmaması adına yapacağınız kaçamak, gezi vs..3 günü aşmasın demek. Yani uyku eğitimi verilen bir çocuğun 3 gece üst üste rutini bozulursa o eğitim tekrarlanacaktır. Fakat diğer türlü kaçamaklarda eğitiminiz bozulmaz deniyor kitapta.

Sonra yine dikkat edilmesi gereken bir husus; destekli uykuya geçişten, desteksiz uykuya geçişi sağlayabilmek adına 6.aya kadar beyaz gürültü-pışpışlamalar ile uykuya geçiş deteklense de 6 aydan sonra kesilmesi gerektiği ve bundan sonra ninnilerle devam edilebileceği vurgulanıyor.

Uykuya geçiş nesnesi ise birçok uzman tarafından öneriliyor. İdeal  kullanımı ise 6- 7 ay arasındaki dönem olduğunun altını çiziyorum.

Uyku eğitimi verilen çocuk ne zaman kendi odasına geçirilmeli? sorusuna ise,
Çocuk psikolojisinde birçok yaklaşıma göre çocuk 6 ay 1 yaş aralığında kendi odasında yatmaya yönlendirilmelidir cevabı veriliyor.
Bunu yapıp yapmayacağımdan henüz emin değilim. Yine Reyyan’ın gelişimi bunu yönlendirecektir diye tahmin ediyorum.

Kitap ekseriyetle uykunun fizyolojisi, eğitimi üzerine kurgulanmış oldukça akıcı, bilgilendirici ve dahi yüreklendiriciydi.
Bir pedagogun ağzından teskin edici olarak sunulmuş okuyucuya. Biz beğendik bilgilerinize sunalım istedik…