Bir hikaye
ki; hikaye-i Rabia..
‘aşk yollara
düşünce…’ 2 kitaptan oluşuyor. İlki Hikaye-i Bilal ikincisi ise Hikaye-i Rabia.
2 sene
bekledim Hikaye-i Rabia’yı.Hikaye-i Bilal’i okuduğumda -2010 da basılmıştı ilk
baskısı-dimağımda kalan tadı hiç unutmayayım diye periyodik olarak düşünür ve
acaba ne zaman yazacak yazar Rabia’nın hikayesini diye heyecanlanırdım… zannederim
ki bu süreç kitap ile ilgili beklentimi biraz yükseltti. Yanlış ifade kullanmış olmayayım beklentimi karşılamadı
değil Rabia’nın hikayesi. Fakat kitap bitince ‘yani şimdi bitti mi?’diye mırıldanmış
bulundum.
Aşk Yollara
Düşünce adından da anlaşılacağı üzere bir aşk hikayesi Rabia ve Bilal’in aşkı…
Aşk birlik
demektir,bir olmaktır zannımda o yüzdendir ki iki kitap arasında kıyaslama
yapamıyorum. İki kitap bir aşk nezdimde..İkisi de bir gönlümde.
Kitap,Profil
yayınlarından çıkmış ve Münib Engin Noyan hocamın o müstesna üslubuyla önümüze
serilmiş adeta. Hiç birseyi olmasa kitabın sırf şu endam-ı lisanı için okunur
diye düşünüyorum. Öyle naif…öyle latif…
Roman için,İslami
kesimden iki gencin hikayesinin kitabı desek sanıyorum yanlış olmaz. Yani bir
Canan Tan veya Ayşe Kulin romanlarının aşk
esamelerini,entrikalarını aramaması için muhterem kârilerin…
Tek bir nefes
alır ya bazı romanlar…Bilal’in de,Rabia’nın da hikayeleri kesinlikle tek
nefeste okuduğum hikayeler oldu.
Engin Noyan hocamın güçlü kurgusu yine mevcut.
Bunda Tiyatro Bilimci olmasının bir payı var mıdır bilemiyorum. Ve yalnız bu
kitabını kastetmiyorum.
Kitap dan bu
fakire ne pay düştüğünü sorarsanız. Şöyle önemli bir meseleye,şu bakışı
yakalamak düştü veyahut şu bilgileri,kavramları öğrendim tarzı bir edinim söyleyemem.
Yalnız dimağıma hoş bir esinti,kalbime bir ümit ve yemeğime bir dua düştü.
Bir yemek
duası,sıcacık aş(k) kokulu :
….ekele ta’amekumu’l-ebrar…ve eftera ‘indekumu’s-sa’limun
ve sallet ‘aleykumu’l mela’ike..(yemeklerinizi iyiler yesin ve oruçlular
sofranızda iftar etsin ve melekler sizin için istiğfarda bulunsun!)
Ve aşık
yollara düşendir demiş Engin Noyan hocam şu şekilde açıklamış:
Hakikaten aşık olmadan önce ya da
sonra! Mutlaka yollara düşersin!
Aşık olduğun kişi elini uzattığında
ona dokunabileceğin kadar yakınında olduğu zaman da! Yollara düşersin… mutlaka…daha
önce hiç bilmediğin tanımadığın yollara…birdenbire düşülüverilen yollardır
insanı götüren hakiki aşkına! Belki de hakiki aşk hiç bitmek bilmeyen bir yol
olduğu için! Ya da…
Ya da…yollara düşmek…ancak hakiki bir
aşk yaşamaya liyakat gösterebilenlerin harcı olduğu için! İşte bu yüzdendir ki
hakiki bir aşk yaşamaya liyakat gösterebilenlerin düştükleri yollar,hakiki bir
aşk yaşamayı hak edenleri mutlaka birbirleriyle buluştururlar! Bir de şunu hiç
aklından çıkartma: yol ancak yola çıkmadan önce ve yola çıkmayanlar için
uzundur!
Yol*lardan hiç
ayırmasın mevlam bizleri…amin.
Uzun zamandır
rüyalarım ile ilgili ne yapacağımı bilemez bir halde dolanırken çözüm Engin
Noyan hocamdan geldi.Bu fakire fikir oldu belki sizlerde(yani rüya yorumlatması
baba*sı tarafından yasaklanmış tüm evlatlar…) faidalanırsınız...
Bir medrese
hocasının öğrencisine tatlı sert kızışıdır naklettiğim….
Siz yalnızca ehl-i ilimden değil,aynı
zamanda ehl-i irfan ve de ehl-i hikmetten olmak halis niyetiyle bu medreseye
talebe oldunuz. Dolayısıyla avama mahsus hal,tavır ve taleplerden titizlikle
imtina etmeniz gerekir! Her rüya Rabbimizden,celle şanuhu,gelen çok hususi,zata
mahsus bir ikramdır. Öylesine zata mahsustur ki,adeta o rüyayı gören kişinin
fıtri hususiyetlerine,ruhunun inceliklerine ve derinliklerine göre binbir
itinayla seçilmiş ipliklerden binbir itina ile dokunmuş bir kumaş,sonra da o
kumaştan binbir itinayla biçilip dikilmiş bir fistan,bazen de bir kaftandır. Demem
o ki efendi oğlum,her rüyanın konuştuğu lisan da tıpkı o rüyanın kendi gibi
zata mahsustur! O lisanı en doğru şekilde anlayabilmek ise ancak o lisanı en
iyi bilenin harcıdır. Adına rüya denilen büyük ve serapa mucize olan bu İkram-i
İlahi’nin şükrünü ehl-i hikmet ve de irfan,rüyasını bir başkasına tefsir
ettirerek değil,üzerinde tefekkürde bulunarak eda etmelidir! …
Her rüyanın bir menzili vardır. Bu menzillerden
kimi pek kısadır,kimi bir hayli uzun. Menzili kısa olan rüyanın hikmetini
keşfetmek nisbeten daha kolaydır. Zira zihinde ve gönülde bırakmış olduğu iz
henüz tazedir. Amma uzun menzilli rüyaların hikmetini keşfetmek,araya zaman,çeşitli
hadiseler ve başka başka rüyalar da girdiği için,ehl-i ilim,ehl-i irfan ve de
ehl-i hikmet için dahi zor,pek zordur! Size acizane tavsiyem,rüyalarınızın
kaydını tutmanızdır. Bir defter tahsis ediniz rüyalarınız için ve gördüğünüz
her rüyayı zihninizde,gönlünüzde bırakmış olduğu iz henüz tazeyken,sıcağı
sıcağına o deftere kaydediniz. Hem çok faidesini görür,hem de aksi halde
gözünüzden kaçaçak olan,hatta farkına bile varmayacağınız nice mucizeye şahit olursunuz!
Kim bilir kimilerimiz
başlamıştır bile…;)
Ve kitabı 5
dakikalığına bırakıp beni tefekküre daldıran o paragraf:
Mutlaka karşılaşmamız gerekene
tesadüf ettiğimizde bir gün,ona bir şekilde tesadüf edebileceğimizi çok iyi
bildiğimiz ve hatta hasretle beklediğimiz halde hala şaşırıyorsak,bu ehl-i
irfandan olamamışız demektir bunca yıl sonra bile!
Fe subhanallah!
(Halbuki ‘hayretimi
arttır Mevlam’ diye dua ediyoruz diye geçirdim içimden. O halde hayretime üzülmeli
mi,sevinmeli miyim şimdi ?)
Bu kitaptan
da nacizane nasibime düşenler bunlardır ey kâriler…
NOT:
Bazı kitapların
bazı müzikler ile ahengi vardır.
Kitaptan alınan
feyzi arttırabilir.
Kitabı okurken
dinlediğim parçadır; Aşk masalı, Göksel Baktagir’den.
Buna vesile
olan Efendim’e ise borcum; Eyvallahım’dır…
Eyvallah Efendim…
Acaba bilalin surekli gittigi caminin adini hatirlar misiniz
YanıtlaSilBilalin surekli gittigi bir camii mi vardi? İnanin hatirlamiyorum.
YanıtlaSilşemsi paşa camii
YanıtlaSil