‘’Uyku
öğrenilen bir deneyimdir’’ bunu duyduğum günden beri uykuyu, fizyolojisini ve
eğitimini anlamaya çalışıyorum. Anladıklarımı Reyyan üzerinde uyguluyor ve bir
sonuç oluşturmaya çalışıyorum. Genel itibariyle minik kuzumun her halinden
ötürü şükre dursam da yolunda gitmeyen hallerini de gözlemlemiyor
değilim…kısalan gündüz uykuları, bölünen gece uykuları, uykusuzluk ve yorgunluktan
bitap düşmeleri bana uykuyla ilgili çalışmalar yapmam gerektiğini artık iyice
gösterdi…
Doğumdan sonra ki ilk 3 ay
4.trimester olarak kabul ediliyor. En gelişmemiş doğan memeli insanoğlu olduğu
için anne karnında dolduramadığı 12 ayı tamamlamaya gayret ediyoruz aslında. Bu
nedenle ilk 3 ay hiçbir eğitimden bahsedemiyoruz. Ancak 4.ay itibariyle bebeğin
gelişim durumuna göre eğitimler ufak çaplı başlayabiliyor.
Eğer ki bebeğinizin
yüzü sizden dışarıya doğru döndüyse bu bir işarettir diyor pedagoglar. Kiiii
Elif Reyyan artık kucakta bile etrafı seyrederek duruyor. Kucakta, sallanarak,
ninniler eşliğinde uyuyor. Uykuya geçerken bile etrafta olan bitenle
ilgileniyor. Bu da demek oluyor ki bundan sonra Reyyan ile eğitime
başlamadığımız her gün bizim hanemize yazılıyor.
Son
zamanlarda nedense birdenbire artan uyku eğitimi bilgilerinin doğruluğunu,
yeterliliğini, felsefesini, aydınlatıcı olma düzeyini, akademik ve bilimsel
yönünü, bilginin kaynağını ve uzman olduğunu ifade eden uygulatıcının
yetkinliğini iyice kontrol etmek gerektiğini düşünüyorum. Bütün bunlardan emin
olduktan sonra eğitimi sakince ve tutarlı bir tutumla başlatmak, uygulamak gerekiyor
buna da sonuna kadar katılıyorum.
Eğitim
denince insanların yüzünde bir ürperti görüyorum. Sanki eğitim vermek gaddarca
bir şeymiş gibi…hele uyku eğitimi deyince herkes de aynı ifade ağlatacak
mısın?!!
Uyku eğer
öğrenilen bir şey ise o zaman eğitimle mümkün olmalı. Fakat bu zamana kadar uyku
eğitimi adı altında bebekler beşiklerinde saatlerce ağlatılarak yalnız
bırakılmış. Bu da insanlarda bir ürperti meydana getirmiş.
Aslına baktığımızda güdülerimiz
bizi ne kadar doğru yönlendiriyor. Bir bebek, beşikte yalnız, saatlerce
ağlıyor! Hiçbir annenin buna yüreği razı gelemez. Öyleyse bu methodlojide bir
sıkıntı var. Bu yüzden pedagoglar 'yalnız bırakılarak ağlatılan' uyku eğitimi yönteminin çocukların psikolojisinde çok ciddi dezanformasyona yol açtığını belirtiyorlar.
Şiddetle
karşı çıkılan bu uyku yöntemi artık oldukça demode olmuş durumda bunun yerine
Ağlatmadan Uyku Eğitimi kitapları, yöntemleri geliştirilmiş.
Tansu
Oskay’ın kitabı Uykusuz Anne Kalmasın bu kitaplardan. Tansu hanım bir
pedagog…Bu tarz çocuk eğitimlerini pedagoglarca değerlendirmek çok daha
sağlıklı. Hele ki uyku konusunda önüne gelen uyku koçu, danışman vs olmuşken.
Uykusuz Anne
Kalmasın kitabı oldukça basit, kolay ve akıcı bir dile sahip. Kitabı eşim bile
çok hızlı okudu. Bir çırpıda okunacak kitaplardan.
Ağlatmadan uyku eğitiminde bebek pes
ettirilmez, uygun şekilde bir nevi avutulur diyor yazar. Methodunu bunun üzerine inşa ediyor. Ve ayrıntılarıyla anlatıyor.
Özetle; bebeğimizi yatağında yalnız bırakmamak, taleplerine muhakkak cevap vermek fakat huzursuzluğunda kendini regüle edebilmesine de izin vermek gerekliliğini savunuyor.
Yani aslında kitabın başlığındaki ağlatmamak sadece yalnız ağlatmamayı kapsıyor. Yatağında uyumayı reddeden çocuk mızmızlanıyor ve hatta ağlıyor o esnada kucağa alıp tekrar bırakmak çocuğu dindirmiyor o zaman da çocuğun kendini regüle etmesi gerektiğini, müsade edilmesi gerekliliği belirtiliyor.
Bu meseleyle ilgili bir kaç kitap ve pedogogun da yöntemi zihnimde dönüp duruyor... harmanlanmış haliyle ilgili başka bir yazı slotu açacağım. Orada irdeleyeceğim doğruluk kavramlarını...
Kitaptan kendime not aldığım en önemli şey ise 3 defa üst üste yapmayın kuralı…
Ne demek bu?
Verilen
eğitimin unutulmaması, bozulmaması adına yapacağınız kaçamak, gezi vs..3 günü
aşmasın demek. Yani uyku eğitimi verilen bir çocuğun 3 gece üst üste rutini
bozulursa o eğitim tekrarlanacaktır. Fakat diğer türlü kaçamaklarda eğitiminiz
bozulmaz deniyor kitapta.
Sonra yine
dikkat edilmesi gereken bir husus; destekli uykuya geçişten, desteksiz uykuya geçişi
sağlayabilmek adına 6.aya kadar beyaz
gürültü-pışpışlamalar ile uykuya geçiş deteklense de 6 aydan sonra kesilmesi gerektiği ve bundan sonra ninnilerle devam
edilebileceği vurgulanıyor.
Uykuya geçiş
nesnesi ise birçok uzman tarafından öneriliyor. İdeal kullanımı ise 6- 7 ay arasındaki dönem olduğunun altını çiziyorum.
Uyku eğitimi
verilen çocuk ne zaman kendi odasına geçirilmeli? sorusuna ise,
Çocuk
psikolojisinde birçok yaklaşıma göre çocuk 6 ay 1 yaş aralığında kendi odasında
yatmaya yönlendirilmelidir cevabı veriliyor.
Bunu yapıp yapmayacağımdan henüz emin değilim.
Yine Reyyan’ın gelişimi bunu yönlendirecektir diye tahmin ediyorum.
Kitap
ekseriyetle uykunun fizyolojisi, eğitimi üzerine kurgulanmış oldukça akıcı, bilgilendirici
ve dahi yüreklendiriciydi.
Bir
pedagogun ağzından teskin edici olarak sunulmuş okuyucuya. Biz beğendik
bilgilerinize sunalım istedik…