Kitabı
okurken şöyle bir cümle kurmuştum ; İmamı Gazalinin Dil Belasını okuduktan
sonra insanın nasıl konuşası gelmiyorsa Ölüm ve Sonrasını okudukçada o denli
yaşayası gelmiyor…
Semerkand yayınlarından
okudum kitabı.Dil konusunda hiç sıkıntı çekmedim.Kitabın en güzel özelliği :her
hadisin kimden nakledildiği ve kaynağının ne olduğu bildiriliyordu,araştırmak
isteyenler için.
Kitapda
bilmediğiniz(yada bildiğiniz) çok fazla şey olmamasına rağmen hiç sıkılmadan
tekrarlıyorsunuz kendininizi ,ayet ve hadisler ışığında. Bu anlamda ben
istifade ettim. Ölümü tekrardan hatırladım kitabın etkisi süresince ağzımdan
çıkan her kelama dikkat ettim,ameldeki ihlasa,niyete daha bir dikkat ettim(bilmem
ne zaman dağılır bu bulut). Hesabı düşündüm,titredim. Etkilendim .İmam Gazali
tokat gibi kurdu bazı cümleleri yüzüme.Bu yüzden kitabın ruhunu çok
aktaramayacağımı düşünüyorum,ancak okunmasını tavsiye edebilirim nacizane.
Altını
çizdiğim satırlara gelince;
Buhariden
bir hadisi kutsi ‘’Kim Allah’a
kavuşmayı(ölümü) istemezse, Allah da ona kavuşmayı istemez.’’
(bu hadisi ,ilgilii
bazı arkadaşlar ‘ölümü istemeyiniz ‘ ile çeliştiriyor,iki isteiğin farklı
niyetlerle olduğunu düşündüğümüzde doğruyu bulduğumuzu düşünüyorum.)
İbrahim-i
Teymi şöyle der : ‘’İki şey benden dünya
zevkini kesip attı; ölümü hatırlamak ve Allah Teala’nın huzurunda hesap
vereceğimi düşünmek’’
Bu arada
kitabın bana hatırlattığı en önemli şeylerden biri de şu oldu ki;(aslında hiç
farkında değiliz) Allah’ın en hoşlanmadığı şeylerden biride uzun emellere sahip
olmamızmış. Yani kısaca o kurduğumuz geleceğe dair hayaller…
Mülk
suresinin 2. Ayeti insanı güzel ahlaklı olmaya sevk ediyor resmen buyrun :’’O (Allah) ki hanginizin daha güzel
davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır’’
Ölüm
sancılarının anlatımı ise çok etkileyici;
‘’içinde ruh olmayan bir
aza-organ acı duymaz. Acıyı ve sancıyı hisseden ruhtur. Ne zaman ki bir aza
yaralansa veya yansa bunun etkisi ruha sirayet eder,azaya isabet eden maddi
zarar nisbetinde ruh etkilenir. Acı veren şey ete,kana ve diğer uzuvlara
dağıldığında ruha bu acıdan çok az bir şey isabet eder. Ama bu acılar içerisinde
doğrudan doğruya ruha isabet eden,parçalara ayrılmayan bir acı bulunursa o
gerçekten büyük,şiddetli ve dayanılmaz olur. Ki bu da ruhun bedenden
ayrıldığında hissedilen acıdır.’’
Hz.
Aişe(ranh) şöyle demiş; ‘’Hz.Peygamber’in
(s.a.v) vefatının şiddetini gördükten sonra artık hiç kimsenin ölümünün kolay
oluşuna imrenmem’’ !
Rivayete
göre Hz.ibrahim(a.s) vefat ettiği zaman Allah Teala kendisine : ‘’Halilim!
Ölümü nasıl buldun?’’diye sordu, ‘’ıslak yün yumağının içine bastırılmış kızgın
bir şiş gibi hissettim’’diye karşılık verdi. Bunun üzerine Allah(c.c) ‘’unutma
ki biz o ölümü sana kolaylaştırdık’’buyurdu. Musa(a.s) ile ,ilgili de benzer
kıssa kitapta mevcut.
Buhari den
bir hadis daha ; ‘’sizlerden herhangi
biri,gideceği yeri bilmeden,hatta yerinin cennet mi cehennem mi olduğunu görmeden
bu dünyadan ayrılmaz’’.
Altını
çizdiğim satırların hepsini tabiki de yazmayacağım lakin şunu paylaşayım özetle
İmam Gazalinin Ölüm ve Sonrası kitabı ,ölüm anında insanın yaşayacaklarından
başlayarak sırasıyla kabir hayatı,münker ve nekir meleklerinin özelliklerinden
tutunda mahşer yerinin özellikleri ve son duraklar olarak cennet cehennemin
mertebelerine kadar her şeyi anlatıyor. Bunları okuyup korktuktan sonra ise
kitabın sonunda Allah(c.c)ın rahmetiyle karşılaşıyorsunuz. Ahirette
karşılaşmayı umduğumuz gibi…. Herkese iyi okumalar.